Ege’nin en kendine has kasabalarından biri olan Alaçatı, yalnızca taş evleri ve rüzgar gülleriyle değil, aynı zamanda pazarlarıyla da ruhunuzu sarıp sarmalayan bir yer. Alaçatı pazarları, yerli üreticilerin emekle yetiştirdiği ürünleriyle, el işi takılarla, doğal sabunlarla, köy peynirleriyle ve rengârenk sebzelerle adeta bir görsel şölen sunuyor. Burada sadece alışveriş yapmazsınız, aynı zamanda bir kültüre, bir yaşam tarzına tanıklık edersiniz.
Alaçatı’ya gelenlerin mutlaka uğraması gereken bir yer varsa o da hiç şüphesiz Cumartesi Pazarı. Hem gıda hem de giyim bölümlerinin bir arada bulunduğu bu pazar, sabahın erken saatlerinden itibaren hareketlenir.
Zeytin kokuları arasında yürürken bir yandan taze ekmeklerin, ev yapımı reçellerin, lavantalı sabunların yanından geçersiniz.
Bir köşede köylü kadınlar elleriyle sardıkları asma yapraklarını satarken, diğer köşede genç tasarımcıların el emeği çantaları, takıları göz kırpar.
👒 İpucu: Moda düşkünleri için giyim kısmı ayrı bir dünya! Alaçatı dokusuna uygun, salaş, özgün kıyafetler ve vintage parçalar bulabilirsiniz.
Alaçatı pazarlarında organik tarımın kalbini görebilirsiniz. Köylerden gelen üreticilerin sunduğu doğal zeytinyağları, ev yapımı salçalar, keçi peynirleri ve otlar hem sağlıklı hem de lezzetli bir sofra kurmak isteyenler için birebir.
Alaçatı’nın meşhur “Ege otları"nı burada taze taze bulabilirsiniz: radika, cibez, arapsaçı, turp otu... Hepsi de bir yemeğe değil, adeta bir hikâyeye dönüşür sofrada.
Alaçatı pazarları sadece alışveriş değil, aynı zamanda kültürel bir etkileşim noktası. Turistler yerel halkla sohbet ederken, satıcılar da Ege insanının misafirperverliğini en güzel şekilde yansıtır.
“Bir çay koyayım da öyle bak" diyen teyzeler, yan tezgâhtaki satıcıya “kızımın düğünü var, o yazmayı getiriver" diyen kadınlar... Burada hayat iç içe geçmiştir. Ve o pazar kalabalığı, aslında bir yaşamın nabzıdır.